Sıradanlaşmak | Köşe Yazısı
Sıradanlaşmak
Geçmişe duyulan özlem aslında bunu biraz çağrıştırıyor. Sıradanlaşmak aslında insanın kendi özüne attığı ilk adımdır. Nitekim sıradan olmak bir davettir. Çoğu insanların günlük yaşantısı içerisinde unuttuğu bir şey var. ”Uzaklaşma hissi” uzaklaşma arzusu. Elimizde çok mühim ve karmaşa bir iş olduğunu varsayalım. Bir oda içerisinde, çalışma masası üzerinde el işçiliği gerektiren detaylarla uğraşıyoruz. Kendimizi öyle bir kaptırmışız ki… Varsa yoksa bizim için her şey o. Boynumuz tutulu kalmış. Gözler yerinden çıkacak gibi odaklanmış ellerimiz bir avcı görevinde emeğini işler gibi çalışıyor. Tam o sırada karman çorban olmuş masanın düzeni psikolojimizin içerisinde geri planda kalmış olsa da. Öncelik iş odaklı olduğu için fark edilmeksizin geri plana atılmış masanın yırtık düzeni içerisinde devam ediyor çalışma.
O an
O an şunu diyebilmek çok önemli uzaklaşmak adına. ”kalk ve git” kendini topla, sonra tekrar otur masaya. Var mı cesaretin tüm işini bırakıp gitmek için? Bu kitap yazanlar içinde çok önemli bir detaydır aslında. Herkes aklındakilerini bir oturuşta yazmak, bitirmek, kelime haznesini harcamak ister ama zaman faktörü unutmak ile eş değer içerisinde çalışır. Çünkü her kelime planlandığı gibi hareket etmeyebilir. Araya duygu durum gibi düşüncelerde devreye girer. Mantıkta devreye girer. Çok ütopik bir durum var ise hayal gücüde devreye girer. Aynı el işçiliğinde olduğu gibi masanın o yırtık, dağınık düzeni akla gelir.
Ne kadar az parça, o kadar az arıza ihtimali.
O an kalkıp gitmek büyük mesele aynı zamanda cesaret ister. Çünkü bağlantıdan kopamıyorsun. Odaklanmışsın ya hani ayrılamıyorsun. Başladığın o şey her neyse o bitecek. ”O an” onun için var olma çabası içerisinde. Paldır güldür büyük bir mücadele içerisinde çalışıyorsun. O an sonuç odaklı çalıştığın için sadece hırs ve arzuların ile de hareket ediyorsun. Sakinliğin de sınırlarını aşarak, daha fazla yol inşa ediyorsun.
Aslında bunu şöyle örneklendirebilirim: Bir araç markasında dikkat çektiğim bir nokta oldu. Bu markaya ait arabalar çok arıza yapmıyor. Nedenini araştırdığımda diğer araç markalarına göre daha az parça kullanmasıydı örneğin x gurubundaki bir araç, araba başı 100 bin parça kullanıyorken bu marka araç 40 bin parça kullanıyor. Bu şu demek değil mi? Ne kadar az parça, o kadar az arıza ihtimali.
Gayet mantıklı. Hele ki parçalarını da sağlam yapıyorsan daha az arıza ile daha fazla yol kat etmek mümkün. Kendi yaşantımız da bunun için aynı örneği teşkil etmez mi? Sürekli bir yarış, süreklilik içeren eylemler…
Bazen o masadan kalkıp bir kaç adım atıp cümleleri değiştirmek, kelimelerin yerleri ile oynamak, daha kısa kesmek gerekiyor. Çünkü anlaşılabilir olmak için sadelikte gerekir. Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız yolun sizi dolandırma ihtimali olacaktır. Kaybolma ihtimali de sizlere yeni zaman dilimini oluşturacaktır. Mantık ve düşünceleriniz gözlemleriniz ile şekillenecek, hisleriniz ve duygularınız da ayaklarınıza yön verebilecek kararlar, talimatlar oluşturacaktır. Buradaki bütün mesele eylemlerdir. O kapıdan dışarıya atmış olduğun ilk vakit…
Sıradanlaşmak
Sıradanlaşmak dedim. Neden? kaplumbağla bunun için en net örnek olmalı. Sakin bir yaşam, uzun bir hayat. Öyleyse daha ağır bir yaşam tarzı daha net renkleri hayatımıza katmaz mı? Sürekli koşturmaca içerisindeyiz. Gündelik hayatımızdaki araçlar, gereçler dağınık masamızın bir parçası oluyor. Egolarımız, narsist duygularımızın çoğu da o masadan kalkmamıza izin vermiyor. Daha fazlasını istiyoruz. Çünkü burada artık iş ihtiyacımızı geçen sınırları da aşıyor. Başarı sandığımız kalıbın içerisinde bambaşka hal alıyor. Aslında ben bunu depresyon yüzlü insanlar yazımda ”Başkalaşmak” statüsünde değerlendirdim. Başkalaşmak duygu ve durum bozuklukları açısından çok tehlikeli bir şey. Aynaya baktığında gördüğün sen değilsin. Hangimiz bu cümleyi kendimize karşı kuracak güce ve farkındalığa sahip? ”Bu sen değilsin”. Başkalaşma durumu insanı kendi fikir ve düşüncelerinden ayıran, başkalarına özenen kendi hayatını terk eden birinin yukarıya bakarak nefes alması gibidir. Neden sıradanlaşmak? Çünkü sıradanlaşmak, başkalaşmanın kapısına kilit vuran anahtarı içinde barındırır. Eğer ki hayatınızda kendine önem veren bir insan olmak istiyorsanız, önce sadeleşin. alçak gönüllü olun. Bu mütevazi olmanın da kapısını açar. Kendini seven benliğine hizmet eder. Önce sevilmeli insan. Hep ben hep ben dememeli. Ego ve narsisizmin nelere yol açtığını, açacağını, tehlikeli boyutunu hepimiz biliyoruz az çok. Ego; insanın kendisini sevdiği yerde unutmasıdır aslında. Orada bırakmıştır, başkalaşmıştır. İnsan kendisini unutur mu? Unutmak değil de; hatırlamak diyelim biz ona… Çoğu zamana en büyük acı veren şey de unutmaktır. Çünkü unutmak aslında yapılan hataların da tekrar başlangıcıdır. Unutmamayı hatırlamak gerekir bu yaşadığımız bu sürecin, tekrar yapmamamız gereken şeylerin de frenidir.
Sıradan biri olmak
Sıradan biri olmak aslında çok zor değil. Günlük rutinler çerçevesinde hareket ederseniz belli bir kalıp oluşturmuş olursunuz. Bu kalıbın içerisinde yer almak istiyorsanız da plan yapmak veya yapmamak kısmını devreye alırsınız. Plansız çıkılan yolda bir çok şeyle karşılaşırsınız. Başta dedim ya ”Kaybolmak” aslında bu kelime insanı harekete geçiren sürprizlerle doludur. Sıradan biri olmak hem rutinlerle hem de onlara bağlı olmayan düzenekler içerisinde hareket etmek demektir. Çoğu başarısızlığın arkasında o ilk adımı atamamak gerekir. İlk adım disiplin, risk ve derin bir gözlem içerir. Hayattaki başarıları başkalarının taktir ettiği veya edeceği şeylere mi? Yoksa kendi hayatımızı idam ettirmeye mi bağlamak; ne istediğimize bağlı sonuçları ortaya koyacaktır. Yeni demiştim ya yukarıda hani başkalaşma durumu. Çoğumuzun hareketleri başkalarının bizleri taktir etmesi üzerine bağlıdır. İpler bu yönde çekilir. Oysa sakin biri olmak, ince düşünce yapısına sahip insanların da ortak özelliğidir. Çok az parça, çok daha az sorun demektir.
Sıradan ve Sakin Biri Olmak
Zordur. Çünkü rutinlerinizi korumanız gerekir. Her şey değişiyor ve güncelleniyor. Çoğu yerde dönüşüyor. Burada ön planda olan şey stabilitedir. Sabitliktir. Hani uzun bir yolculuk sonrası geldiğiniz yerde görmek istedikleriniz, aslında değişmesinden korktuğunuz eşyaların yer değişmesiyle başlıyor. Eğer ki o eşyanın yeri geldiğinizde görmek istediğiniz yerde değilse, çok şey kaçırma hissini yaşıyorsunuzdur. Kimisine göre bu yeniliktir. Ama size travma olabilir. Çünkü yaşam; süreçtir. Davetler olmak istediğiniz yerde değilseniz, veya o an yanlış yerde bulunuyorsanız döndüğünüzde eşyalara sarılmak isterseniz. Çünkü eşyalar zamandır. Eşyalar hatıralardır. Eşyalar o yerde bulunduğunuz mutlulukların detaylarını barındırır. Sıradan bir insan bu ve benzeri detaylara sahiptir. Sıradan olmakta güçtür. Sıradanlaşmaya delalet eder. Dilerseniz güçlünün ifadesi yazımı da okuyabilirsiniz.
Yazan: Gürkan Duman