SANRI – Gürkan Duman

SANRI – Gürkan Duman

Nisan 21, 2024 Kapalı Yazar: Gürkan Duman

SANRI

Yanılma, yansıma, yatsıma bir aynanın kırılan parçası gibidir. Fakat sanrı bunların arasında görünmeyen ve varlığını var olabildiği nesneler kadar ömrünü sürdürebilen bir güce sahip. Aynanın diğer tarafıdır. Aynanın iş görmeyen tarafıdır. Bilhassa aynanın arka tarafıdır. Biz görünmeyen fark edilmemiş güzelliklerin bir parçasıyız. Gençken herkes bütünleşmiş eşitliklere sahip olmuş olsa da kiminin iç güzelliği dış güzelliği ret edilen tarafta olmuştur. Önemsemiş olduğumuz gerçeklerin ardında hep başkalarının kırık aynaları var. Orada kendimizi görmek niye? Komidinin üzerinde duruyordu el aynası. Genellikle hep ön yüzü yüzüme bakacak şekilde duruyordu. El aynasının bir diğer adı da yüz aynasıdır. Bilinci güzellikten çıkartan en bilinçsiz davranış aynanın arka yüzünü yani aynaya olmayan kısmının ön tarafa gelmesi. Onu tekrar elime almak istediğim ki çevirme yaptığım hareket; gerçekliğin bir an gerçek ötesine geçme gelme durumudur. O an da ters olduğunu fark edip tekrar yerine koysam, yüzüme bakmasam, kendimi görmek istemesem, aynanın bu tersliğinde kendi yüzümü kaybetmiş olsam ne kaybederdim? Aslında çok şey kazanırdım. O kısa hareket gerçekliğe güzellikten ayırabilmenin kazanılmış vaktidir. Çok kısa anlar çok geç kalmışların geri adımlarıdır. Kimine göre fırsat, kimine göre inat, kimine göre ısrardır bu. Defaatle tutucu bir tavır içerisinde ellerimizi, isteklerimizi daha hızlı gerçekleştirme yoluna gideriz. Bu aslında bizi durdurucu engelin hızlandırmak için potansiyel eylemi ve işlemidir. Bu kısımda aksi bir şey var ise ısrarı kullanırız. Vakti bir şey var ise; erteleme isteğini doğururuz. Dondurucu bir eylem var ise durduranları dinlemeyiz. Genellikle buna önce kendimizden başlarız. Zaman içinde eylemleri barındıran mesajlarla dolu gerçeklerin olmamış fakat olmaya hazır halidir. Bizler mesajları isteklerimiz doğrultusunda gerçekleştirmek istemeyiz. Çünkü sabrımızı iyi kullanamıyoruz. Mesajları okuyabilecek ya da idrak edebilecek yetkinliklerimiz yok. Yeterliliklerimiz anlamaya yönelik değil. Çünkü belli bir zaman kalıbı içerisinde gereksiz yerlere harcanan zaman; geçmişe yönelik mesajları olgunluğunuza bağlı davranışlarınızla silecektir. Tekrar zaman kazabilmenin yolu iyilik yapmaktır. (iyilik barındıran ortamlar) yazımda da bu konuya dem vurdum. Tekrar kendimizi bulabilmenin yolu da iyiliklerimizdir. Hemen hemen hepimizin zaaf noktası ve zayıf noktası vardır. Zamanı doğru telafi etmenin ve onu yeni şekillendirmenin yolu iyiliklerden, ona bağlı kalmış sevgiden geçer. İyilik ve sevgi; bir çok kapının ortak anahtarıdır. Tekrar tekrar kopyalamaya gerek yok. Çok anahtar taşımanıza gerek yok. Kopçalı gibi pantolona sırası ile takmış ses yapan anahtarlar gibi de değil. Birden fazla şeye sahip olmanın verdiği yük gibi değil. Zamanın üzerinde taşınabilen yük sevgi ise; onu altında taşıyanın iyilik olduğunu bilmeliyiz. Biz bu iki güzelliği nasıl sattık? Görünüme karşı, önem verdiklerimize karşı, geçiciliklere karşı, kiralık yüzlere karşı, maskelere rağmen zamana karşı. Zaman zamanı keser mi? Elmas elması biler mi? Hem freni hem gazı aynı an da kullana bilir miyiz? Evet potansiyel olarak kullanabiliriz ama ne kadar ve kaç saniye? Zaman bu kısımda tam olarak nerede harcandı? Düşüncelerimizi eyleme geçirdiğimiz vakit? O yanlış şeyi kısa sürede yapmak için harcadıysak daha kısa süre içerisinde balata diskleri yakacaktır ve bunun zaman dilimi bellidir. Zamanın içinde zamanı yaktık. Düşündük ve yaptık. Burada bir harcama eylemi var. Merak duygumuzu harcadık. Zarar duygumuzu harcadık. Sonuç duygularımızı harcadık. Belki bize ait olmayan bir zaman dilimine güvenerek, kendi malımız olsa bile, paranın varlığına güvenerek doğaya savaş açtık. Şuna inanıyorum: Doğada bumerang vardır. Yaptıklarınız eyleme dönüştüğünde içinde iyilikler yoksa, dönüşü kendine yaptığınız kötülüklerden biri olacaktır. Güzellik yanılgısı da bunlardan birisidir. Güzelliğin en net görüntüsü onun gerçekçi olma kanıtıyla var olur. Görmek, etkilenmek, yorumlamak ve hissetmek. Tüm bunlar bir kaç saniyelik işleme tabii. Zaman bunun yakımını çok hızlı yapar. Zaman güzelliklerle harcandığında çok incelik ister. Doğru harcanmamış zaman uzun vadede her şeyi geri alır.

SANRI

Anlık kararların doğuşu bu sanrılar içinde gerçekleşir. Bundan sonra vereceğin kararlarda senin geleceğinde önemli bir yer alacaktır. Buradaki hassas nokta güzellik karşında iyilik, saflık ne derece yer aldı? (Güzellik karşısında çirkin olmak) yazımda bu noktaları vurguladım. Bu yüzdedendir ki aynanın arka kısmı ön yüzünden daha önemlidir kimi zaman. Kimi zaman eline almaya üşenmeye çekindiğin ayna; ona bakmayı düşünmek için geçirdiğin zaman dilim ile aynı değil. İnanıyorum ki kendi yanlışını görmek için çoğunlukla bakmıyordur. Ve onu ele almamak  yüzünden daha güzel bir eylemin doğurganlığını sana verir. Çünkü yanlışlıklar yüzümüzde değil, içimizde. Şayet yüzümüze bakıyor ve bunu önemsiyorsak bilin ki genellikle yanlışlıkları gizlemek içindir. Bu eylemler bize geçici olarak bir zevk veriyorsa, onu gizlemekte haz verecektir. Buradaki kritik nokta yanlışlıkları yüzümüze bakarak düzeltemeyiz. Onu ancak gizleyebiliriz. Şayet bir insan kendi yüzüne baktığında yanlışlıkları aklına geliyorsa, İşte o ayna o zaman gerçeği göstermiştir. Şayet bir insan kendi yüzüne baktığında kırdığı kalpleri görebiliyorsa, o aynada o zaman derinlik indikatörü başlamıştır. Tek bir düşüncenin ateşi bunu fitillemeye yeter. Ama insanın içinde ateş yok. Ateş yüzünde, fitil yansımada. Yanlış yerde harcanmış zamanın ağırlığı vücut ağırlığından daha fazladır. Ve bunun yükü beyne aittir. Benliğiniz kimliğinizi taşıyamayacak kadar uzak noktalara gitmek isteyecek; yaşantınız, yaşadıklarınız buna dur diyecek. Çoğuna dur demiştir de. Tabi yıllarca içimizde var olan nefsimiz, dışarıya çıktığında kendi sonumuz olacağını bilmeden onu serbest bırakma arzusuyla yaşamak; bizi zamanı doğru harcanmamış insan kalıbına sokacaktır. Nefis insanın içinde terbiye olmaya müsaittir. Onu dışarıda değil kendi içimizde yenmeliyiz. Derler ya güzellik benim için gelip geçici. Ben güzelliğe önem vermem. Benim için sadece iyi bir insan olabilmek, ahlaklı insan olabilmek, erdemli kalabilmek, inançlı yaşayabilmek. Tek mesele bu işte…

Güzellik yakıcıdır. Güzellik yanıcıdır. Herkes içinde ateş ve fitil taşır. Fakat çoğu bunun farkında bile değil. Bilseniz kimler kimleri içten içten yakıyor ve tutuşturuyor. Bu kadar önem verilen bir kalıp olmasına müteakip bu kadar değer verilen güzelliğin karşısında ilgi odağı olmak; hızlandırılmış yaşlılığa tabi tutacaktır. Çünkü herkesin hayatta mücadele olarak verdiği bir sınav vardır. Bu sınavın merkezinde senin ilgi odağı olduğun şeylerle doludur. Başkaları. Başkalaştı… Ve zaman herkesi çok farklı şeylerle harcadı. Nasıl ki cebinde para var. Ve o harcanacak. Harcanmak için girdi cebine… Çoğunun cebinde para varken de harcanmadı. Kendi harcandı. Yalpalandı. Paranın kullandığı insanlar diyebilirdik bu gruba…

SANRI

Sanrı öyle bir güç ki; niyetlerin getirdiği gerçeklerle dolu. Gerçek olmadan önce, gerçekleşmeden önceki zaman birimi. Bu birimde çoğu kez insanlar kendilerini arar. Kendilerini bulur. Kiminin cebi deliktir, gönlünde kese vardır. Zenginlik ölçülebilen bir kavramken buradaki arayış aslında şu sözle başlar. ”Ah bir olsa der.” ”Olsa’da der” Yardımlardan söz eder. İnsanlardan söz eder. Daha fazla kişiye ulaşabilmekten söz eder. Söz arayışına girer. Tekrarlayarak; Ah bir imkanım olsa der diye diye devam eder. Gönlü insan insan gezer, memleketlerin ötesine geçer, göğe çıkar. Yağmur olur, su olur, dolaşır akmaya devam eder cadde cadde Toprağa bereket olur da bilmez. Bu güzelliklerin ötesinde yaşama arzuna taşınabilmektir adeta. Burada güç bilinmezliktir. Kararlarla gerçekleşmemiş eylemlerin isteğe düşmüş hallerin halliceleri… İşte buradaki güzellik asla kaybolmaz. Güzellik iyi niyetlerin, güzel düşüncelerin içlerine gizlenmiş gerçek güçtür. Sanrı budur.

instagram/gurkanduman_